Hukuk ve devlet medeniyet kadar eskidir. Hukuk ve devlet tarihi aslında medeniyetin tarihidir. Zira hukuk ve devlet medeniyetlerle doğmuş, beraber inkişaf etmiş ve medeniyetlerle beraber sona ermiştir. Hukuk ve devlet sistemleri belli bir tarih sürecinde toplumda hakim olmuş sosyal, ruhi ve iktisadi şartların bir neticesi olarak ortaya çıkmıştır.

Hukuk insan hayatını etkileyen en önemli unsurlardan biridir. Fransız hukukçu Ripert'in ifadesiyle insan hayatının ta kendisidir. Dolayısıyla hukuku tam öğrenmenin şartı insan hayatını öğrenmektir. Hukuk toplumdaki nizam ve intizamı sağlayan hükümleri, zorlayıcı yapısı ve insanın menfaatlerini koruyucu yönüyle sulh ve güvenlik içinde yaşayan toplumun temelini oluşturmaktadır.

İnsanlık tarihinin her döneminde hukuk olmuştur. Hatta Hz. Ademin yaratıldığı andan itibaren insanın hukukla tanıştığını görüyoruz. İlahi kanunlarla belirlenen bir ortamda yaşamak durumunda olan insan, toplum yapılanması dolayısıyla medeniyetinin inkişafıyla hukukun koruyuculuğuna her zaman ihtiyaç duymuştur. Zira toplumda insanların menfaatlerinin ça- tışması ve bunun sonucunda güce başvurma ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu nedenle menfaatlerin dengelenmesi gerekmiştir. Bu husus tarihin çeşitli dönemlerinde çeşitli kanunlarla yerine getirilmiştir. Bu kanunlar zaman zaman dini hükümler şeklinde kendini gösterirken, toplumda dinin etkisi azaldığı dönemlerde de örf ve adet kuralları şeklinde kendini göstermiştir.

Yüzyıllar geçmiş olmasına bakmayarak, dünden bugüne gerek medeniyetlerin gerekse hukuk ve devletin benzer problemlerle karşılaştığı görülmektedir. Bu husus devlet ve hukuk tarihini, güncel problemlere çözüm bulma adına önemli kılmıştır. Zira hukuk ve devlet tarihi geçmişteki uygulamaları karşımıza getirerek bugünün devlete ve hukuka dair problemlerini çözümünde önemli bilgi ve destek vermektedir.

Bu çalışma daha önce yazarlardan A. Reha Yılmaz tarafından kaleme alınmış bir umumi hukuk tarihi kitabıdır. Diğer yazar Abdullah Demir çalışmayı dil olarak daha akıcı hale getirmiş ve yeni kaynaklarla zenginleştirmeye gayret etmiştir. Umumi hukuk tarihi alanında yapılmış çalışma çok azdır. Bu boşluğu doldurma iddiasında olmamakla birlikte yolunda bulunmayı daha isabetli bulduk ve bu çalışmayı insanların takdirine arz etme cesaretini gösterdik. Bu çalışmayla alakalı her türlü eleştiriye açık olduğumuzu belirtir ve yapıcı eleştirilerin doğrulukları ölçüsünde bu esere yansıyacağını iletmek isteriz. Çalışmada katkısı olan herkese teşekkürlerimizi arz eder, faydalı olmasını temenni ederiz.