"Vampirler, iblisler, melekler, ve büyü—dünya onlarla dolu. Karanlığa karışma hatasında bulundum ve artık diz boyu karanlığın içindeyim. Sanırım koruyucu meleğim de beni terk etti... tamamen."

Bir parmak ucunun titreşen bir ruh telgrafına hafifçe dokunmasıyla dünyanızı ters-düz edebileceğini hiçkimse tahmin edemezdi. On dokuz yaşındaki Helena'nın hayatı, babasını aramak için Melek Alemi'ne girdiğinde değişir. Ancak planlar yolunda gitmez. Koruyucu meleğinin uyarılarına rağmen o, bir varlık olarak sadece korku filmlerinde olabileceğini düşündüğü bir vampire ruhunu bağlar. Lucious, bütün ölümsüzlüğünü efendi'sini öldürenleri bulabilmek için harcadı. İhtiyacı olan son şey, cesur bir kızla olan bağlarından dolayı savunmasız kalmak olurdu. Yine de o, bnunu kendi lehine nasıl çevirebileceğini biliyordu. Helena'nın büyük bir güce sahip olduğunu görür ve onu Meclis'e karşı bir pazarlık kozu olarak kullanmanın planlarını yapar. Helena, artık duygusal bir bağ paylaştığı güzel ve de korkutucu vampiri tanıdığında, hayatının asla aynı olmayacağının farkındadır. Lucious'un manipülatif yollarına karşı mücadele etmesine rağmen, ona olan ilgisini inkar edemez. Birbirlerine olan arzuları yoğunlaştıkça, ona güvenip güvenemeyeceği sorusunu sormak zorunda kalır. Sonuçta, hayatı ve ruhu tehlikededir.